Merhabalar. Sizlere bu yaz gitmiş olduğum muazzam bir yerden bahsetmek istiyorum. Burası Türkiye’nin en büyük adası olan Gökçeada diğer bir adıyla İmroz Adası.Hiç araştırma yapmadan, nelerinin meşhur olduğunu bilmeden kendimi adanın güzelliklerine kaptırdığım bir gezi oldu. Gelin birlikte benim gözümden Gökçeada’yı gezelim.
Biz adaya gitmek için merkezde bulunan iskeleden vapura bindik. Merkez iskeleden, Eceabat iskelesi yarım saat kadar sürdü. Vapur, Eceabat İskelesi’ne ulaştıktan sonra oradan inip Gökçeada Kuzu Limanı’na ulaşmak üzere motorla Kabatepe limanına doğru yol aldık. Kabatepe limanından tekrardan vapura binerek ortalama iki buçuk saat sonra Kuzu Limanı’na ulaştık.
Adanın merkezine geldiğimizde yemek yemek için rastgele bir lokantaya oturduk. İsmi Merkez Lokantası. İçinde kuzu eti ve pilavın da bulunduğu bir tabak yedim. Aşırı lezzetliydi, tavsiye ederim. Yemeğimizi yedikten sonra adanın ünlü kurabiyesini denemek için Meydani’ye oturduk. Ev yapımı limonatanın yanında Efi Badem yedik. Çanakkale’de satılan kurabiyelerle tadının aynı olacağını düşünüyordum ancak tadı birazcık farklıydı. Biz ülkenin en sıcak gününde adaya gelmiştik bu yüzden sıcaklığa dayanamayıp kendimizi direkt denize atmak istedik.
İlk Yıldız Koyu’na gittik ancak orada işletme olmadığı için geri dönmek zorunda kaldık. Tavsiyem Yıldız Koyu’na gelecekseniz yanınızda şemsiyenizi de getirmeyi unutmayın. Oradan ayrılıp Laz Koyu’na doğru yola koyulduk. Adada çok fazla keçi ve koyun var. Araçla ilerlerken dikkatli olmak gerekiyor. Keçiler eşliğindeki yolculuğumuzdan sonra Laz Koyu’na ulaştık. Manzara ve suyu muhteşemdi. Bizim gittiğimiz gün suyu sakin ve sıcaktı. Denizinin tertemiz bir suyu var.
Koyun suyu o kadar muazzamdı ki biz saatlerce yüzdük. Koydan hemen sonra Gizli Liman’a doğru tekrar yola koyulduk. Burada denize girmedik ama plajı çok sakin görünüyordu. Arkadaşım beni buraya mağaranın arkasındaki bulunan uçuruma gün batımı izlemeye getirmişti. Oraya çıkması biraz zor ancak müthiş manzara için değer. Sizlere tavsiyem gün batımını buraya saklamanız.
Gün batımından sonra adanın merkezine geldik. Öneri ile Arassia adlı kafeye geçtik. Buranın muhallebisi arkadaşlarım tarafından çok beğenilmiş ve bana önerilmişti. Muhallebinin yanında başka bir tatlı daha aldık. Şerbetli kadayıf ve muhallebi birleşimi bir tatlıydı. Ben çok övülen tatlıya kıyasla bu tatlıyı daha çok beğendim. Kafenin içerisi çok ilgi çekici fotoğraflarla doluydu. Sahibi Rum olduğu için Papa ile bir fotoğrafı bile vardı.
Çok fazla vaktimiz kalmadığı için adanın sokaklarında dolaşmak istedik. Tesadüfen barların ve kafelerinn olduğu sokağa girdik. Beklediğimden de işlek ve ilgi çekiciydi. Yavaş yavaş dönüş yolu için hazırlandık ve geldiğimiz rotadan geri döndük.
Gökçeada kesinlikle tüm gün vakit ayırılıp gezilebilecek bir ada değil. Birkaç gün ayrılıp gezilmesi adanın ruhunu anlamaya daha çok yardımcı olacaktır. Benim son derece keyif aldığım bir geziydi. Favori yerim ise Laz Koyu oldu. Sizlerin favori yerinizi veya mekanınızı merak ediyorum. Yorumlarda buluşalım.
Son yorumlar